İntihara Karar Veren, Zihnen Hangi Hesaplanabilir Sayılarla O Noktaya Varmıştır?

Bu başlık cümlesi, “zihin içi iletişim”in, “zihni konnektivite”nin yani “zihnen intikal”in bir makinaya hamledilebilinmesine çalışan “enformasyon kuramcılarının” hükm-ü ademiyeye mahpusluğuna dairdir.

Dünyamızın üzerinde döndüğü şey; onun yakıtı, kanı ve yaşamsal ilkesi olduğunu şimdi görebildiğimiz enformasyondur. Bütün bilim alanlarına ve herbirine ayrı ayrı tepeden tırnağa sinerek bilginin her dalını dönüştürüyor. Matematikten elektrik mühendisliğine doğru bir köprü kurulunca başlayan enformasyon kuramı oradan nerelere uzandı nerelere!..: Şimdi “enformasyon bilimi!”dir mesela biyoloji. Ve mesajlar, talimatlar, kodlar konusu olup çıkmıştır. Genler; okunmak ve kopyalanmak için prosedürler sunan enformasyon barındırıyorlar. Bedende başlıbaşına enformasyon işlemcisi olan ağlarla yaşam yayılıyor. Bütün hücrelerde saklı bellekler var, sadece beyinde değil. Enformasyon kuramı yeni bir BIG BANG. Yaşamı anlamak, enformasyon kuramına kafa yormayı gerektiriyor.

Bu ifadeler James Gleick’e ait, mealimce. Werner Loewenstein’dan sitayişle aktarıyor: Kozmik düzenine ve organizasyon ilkesine ilişkin kesin ölçütler getiriyor diyor enformasyon için. Zaten meydanda olan herhangi atomic, quarkic, gluanic fizik gözlemi bulgularına, kültüre ait olanın algoritmasını ve topografyasını, peşinen, eşitliyor. John Archibald Wheeler’in “It from bit” – her ne ise işte o, bit’tendir – sözünü; bütün insani, beşeri, içtimai hafıza ve hatır için, hatıra için, siyakların sibakların her çeşidi için teşmil ediyor.

Gleick’in, bu meram beyanı ile talikat içinde sarfettiği [The Information kitabının önsözünün sondan 3. ve 4. cümlelerindeki]… “…her yeni iletişim aracı insan düşüncesinin doğasını dönüşüme uğratır. Uzun erimde tarih, kendini tanıma sürecindeki enformasyonun öyküsüdür” sözünü telif edilir bulan kafadaki problemi takdim etmeye çalışıyoruz burada.

Noosfer (akıl küresi, katmanı) tekleşiyor; maddisi-manevisi diferansiyeline çalışmayı iptal ettirecek derecede tekleşiyor şu mezkür kafada. Astronot-kozmonot, sosyonot, komünot, medyanot ilahiri birbirinden rol çalmaca ve kozmografi-fizyografi, sosyografi, komünografi, medyagrafi ayırmaz kitabet tekcilleme gırla gidiyor.

Bir problemin sezileceğini baştan öngörüp, güya bir hasbiyet, ama esasen tufaya getirmece numarası da çekiyor o kafa: “Gözleniyor olması bir deneyimin sonucunu etkiler, hatta belirler. Gözlemci sadece gözlemekle kalmaz, son tahlilde ayrı ayrı bit’lerle ifade edilmesi gereken sorular yöneltir ve beyanlarda bulunur.” Diyor. Tersinmezlik istatistiğini, zaten doğası tersinir olan hadisata da tatbik etmek “isteyen”in gözbağcılığıdır bu lakırdı esasen. Çünkü öyle isteyenlerin hiç istisnasız neyle iştigal ettiği vakıayla sabittir: her deney sonucunda bir kere daha tersinmezliği kanıtlanan faraziyeleri hemen bir makinaya, cihaza, sisteme bağladılar onlar. Toplumu da bir makinanın müstahzarı kılmak için “bit” istismarcılığı pek verili duruyor hal-i hazırda.

Marshall McLuhan, “Understanding Media: The Extentions of Man”, 1965 [Medyayı anlamak: insanın uzantıları] kitabında demiş ki; yiyecek toplayan insan, enformasyon toplayan insan olarak bambaşka bir şekilde yeniden ortaya çıktı. Daha “enformasyon” ıstılahı yirmi yaşında bile değilken o günlerde, McLuhan’a bu yorumu yaptıran şeyleri titizlikle… bu yorum lehine titizlikle ta’dat ve tetkik etmelidir. Zira bugün bile, enformasyona yelkinmek manasına gelir “sanısı” uyandıran gailelerin, “toplayıcılık azmidir bu” hükmüyle içerme, örtüşme, gerektirme ilişkisi tartışmaya muhtaçtır.

“Tümden gelim, tüme varım birer ayrı-başka intikal, akliye, tefehhüm yöntemidir” tevridi ile “anlamak veya zihinde taayyün parlaması” hudusu arasında nereye koyacağız enformasyonu? Bu soruya cevaplar devşirme gereği, “enformasyon kuramcıları”nın şathiyeleri dolayımında doğuyor. Fakat mezkür kuramcıların umurunda mı acaba?

Kendi faraziyeleri, bir ifraz azmiyle değil bilamüstalik ve ümeradan kişilerin kasd-ı mahsusalarına hizmet ederken, yani, tamamen “sonuçla gerektirme ilişkisi” olmayarak doğmuştu. 1939 Büyük Harp belasını dünyanın başına açanların birbirlerine itilafı yahut ihtilafı vazında istihbarat hafiyeciliğini daha tesiri kılmak için çalışıyorlardı. Bir başlangıç noktası var onların. Şimdi geldikleri nokta, ve işbu, son noktaya extreme-fictive istikal motivasyonu teklif ettikleri muhal-muhtemel nokta menzilleri arasında “herhangi mesaj” hattı kurmanın hesap edilebilir açıklaması var mı sanki! Makul ve makbul, muteber ve muhayyer açıklama versinler diye muaheze etmeksizin soruyorum. Çıkışınız ile ara ara varışlarınız birer ilişik noktalardır, fakat bunlar arasında “hesap edilebilir bir bağlantılılık” tesbit edebiliyor musunuz? Yani soruyorum; kripto ile enforma arasındaki konnektiviteniz ne kadar hesabidir? Şifreleme algoritmanızın kırılmaz olduğunu ne kadar çok kuvvetle ispatlamaktaysanız, bence, o kuvvet arttıkça kriptografi ile infografi arasındaki sıhhatli dengeyi de o derece artırarak bozmaktasınız. Çünkü vakıa, “deşifre” etmek ile “uzamı belirginleştirmek” arasını tefrik etmemenin yol açtığı sapmaları es geçmenizi kaçınılmaz kılan bir tutuma mahpussunuz ta baştan itibaren. Zira siz “iletişme meramını da iletişilen manayı da umursamamak ısrarınızın” muhasebesini hiç yapmıyorsunuz.

İyi ki umursamıyorsunuz!.. Allah muhafaza, yoksa, sizin “niyetleri deşifre ederek nice belalar açmanız” an meselesi. Tenkidimde tenakuz arayan biri beni bu şekilde sobeleyebileceğini düşünür müydü acaba? Bilemem. Ama emin olunsun ki, ben, hiç kimseyi tuzaklamak niyetinde değilim. Derim ki, “ah keşke niyetleri deşifre ettiği iddiasıyla bir makine yapılıverse, ve bu makine kamuya açık ve tescille alınıp satılsa.” İşte o vakit son model enformatiker; amaçların, olayların, sonuçların, nesnelerin, karakterlerin hem münferid hem mürekkep atlasları istinbat edilebilir olurdu. Böylece… kriptografi ile infografi arası terazinin sıhhati korunurdu. Çünkü… sayısal ağırlık formülleri konnektivitesi [yani en ammi gazaimler] yerine; anlam ve kavram konnektivitesi istikamet verirdi o zaman enformatik inovasyona.

Alan M. Turing, biliyorsunuz, intihar etmiştir. Ve şu sözün sahibi de odur: The idea behind digital computers may be explained by saying that these machines are intended to carry out any operations which could be done by a human computer. –Dijital bilgisayarların arkasındaki fikir bu makinelerin insan bilgisayar tarafından yapılabilir herhangi bir işlemi yürütmek için tasarlanmıştır diyerek izah edilebilir. –

Biraz daha açık soralım şimdi; mevcut enformasyon kuramcıları, Alan Turing’in intihar kararının tersinmezliğini “bir insan bilgisayar olan (!) Turing’de gerçekleştiği gibi bir dijital bilgisayarda modellemeyi başarabilirler mi?”.

Yorum bırakın